Süslü Şapel Kaderine Terk Edildi
Süslü Şapel Kaderine Terk Edildi
Gümüşhane'nin İkisu Mevkii'nde taş ocağı çalışması sırasında tesadüfen bulunan, içinde fresklerin bulunduğu, sarp kayalıklar içindeki mağara, define avcıları tarafından harap edildi. Tarihçi -yazar Serhat Doğan, “İnsanlar ibadetlerini gerçekleştirmek için
Gümüşhane'nin İkisu Mevkii'nde yıllar önce başlatılan taş ocağı çalışması sırasında sarp kayalıklar arasında bir mağara olduğu fark edildi. Mağarada yapılan incelemelerde duvarlarında, milattan önceki yıllara ait işaretler ve freskler ile Yunanca yazılar yer aldığı belirlendi. 'Dağ Manastırı' olarak adlandırılan ve tarihi geçmişi M.S. 10'uncu yüzyıla kadar uzandığı tahmin edilen mağara, defineciler tarafından talan edildi. Duvarlarındaki yazı ve fresklerin tahrip olduğu mağaranın eski görünümden eser kalmadı.
Halk arasında süslü mağara olarak bilenen yapı hakkında Gümüşkoza gazetemize bilgi veren tarihçi -yazar Serhat Doğan,
“Tanzimat fermanının ilan edilmesiyle birlikte, bu coğrafyada yaşayan gayrimüslim tebaaya her türlü yaşam hakkı tanınmasına rağmen kendi ibadet hanelerini açmalarına izin verilmedi. Bunun sonucunda, Gümüşhane'deki kiliseler genellikle Tanzimat Fermanı’nın ardından ibadet hane olarak açıldı. Ancak açıkta bir kilise inşa etme şansı olmayan insanlar, ibadetlerini gerçekleştirmek için farklı yöntemlere başvurdu. Bu arayışlar sonucunda, gizli ibadethane niteliği taşıyan süslü mağaralar ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
Mağara’nın, doğal oluşumlu bir mağara gibi görünmesinin yanı sıra içerisinde ibadet eden insanlar tarafından yeni bölmeler ve havalandırma delikleri açılarak ibadete uygun hale getirildiğini belirten Doğan, Mağaranın en önemli unsurlarının sütunlar, duvar yazıları ve duvarlardaki resimler olduğunu özellikle de Melek Moroni ve İsa portrelerinin, mağaraya ayrı bir değer kattığını söyledi.
Doğan,
“Benim Tarsus'ta ziyaret ettiğim daha küçük bir mağaraya fantastik çizimlerine sahip olmamasına rağmen binlerce turistin ilgi gösterdiğini gözlemledim. Bunun sebebi, mağarada bir havarinin bir gece geçirdiğini anlatan efsanevi bir hikâyenin olmasıydı. Bu tür yerlerin tarihsel arka planından kaynaklanan hikâyelere sahip olması, turistlerin ilgisini çekiyor. Üzülerek söylemek gerekirse, Türkiye'de Süslü Mağara gibi değerli yerler ne define avcılarından korunabilmiş, ne de tarihsel bir arka plana sahip olmuştur. Sonuç olarak, hikâyesi olmayan her şeyin yok olduğu gibi bu mağaralar da yok olma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Süslü Mağara'nın içerisindeki etkileyici çizimler, halk arasında bu isimle anılmasına rağmen resmi bir adı bulunmamaktadır. Bu tür mağaraların korunması ve turizme kazandırılması için daha fazla çaba harcanması gerekmektedir. Türkiye'nin zengin kültürel mirası olan bu mağaraların hikâyeleri ve değerleri gelecek nesillere aktarılmalı, koruma altına alınmalıdır. Ancak bu şekilde bu eşsiz mirasımızın yok olmasını önleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.